Değerli Ailelerimiz,
KAÇUV’un sizlere “Umut” ile eşlik ettiği bu yolda Sosyal Hizmet Birimi olarak yayınlayacağımız içerikler ile kaynaklarınızı çoğaltmayı ve sizleri daha da güçlendirmeyi diliyoruz.
“Umut Ailesi Soruyor, KAÇUV Sosyal Hizmet Birimi Yanıtlıyor” yazı dizimizin on dokuzuncu yazısı olan “Çocuğun Üstün Yararının Gerekliliklerinden: Refakat İzni” başlıklı yazımızı sizler için derledik. Fayda sağlamasını dileriz.
Ceren Nur Şimşek
Sosyal Hizmet Uzmanı & Birim Koordinatörü
Yayın Tarihi: 30.05.2025
ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARININ GEREKLİLİKLERİNDEN: REFAKAT İZNİ
Hastanede yatarak tedavi gören bir çocuğun yanında olmak yalnızca aile üyelerinin içgüdüsel bir tercihi değil, aynı zamanda çocuğun sağlığı ve psikolojik iyilik hali açısından hayati bir gerekliliktir. Çocuklar, özellikle kanser gibi uzun ve zorlu bir tedavi sürecinde yalnızca tıbbi müdahaleye değil; duygusal, fiziksel ve sosyal açıdan bütüncül bir destek sistemine ihtiyaç duymaktadır. Bu destek sisteminin en temel halkası, tedavi sürecinde çocuğun yanında kesintisiz bulunabilen bir refakatçidir.
Refakat, kelime anlamıyla “eşlik etme, yanında bulunma” demektir. Ancak tıbbi ve hukuki bağlamda refakat, bir bireyin sağlık durumu nedeniyle tek başına kalamayacağı zamanlarda, yanında bir başka kişinin bulunması zorunluluğunu ifade etmektedir. Özellikle çocuk hastalarda bu durum çok daha hassas bir noktada bulunmaktadır. Çünkü çocuklar, hastalığı hem fiziksel hem de duygusal olarak daha kırılgan yaşamaktadır. Tedavi dönemi, çocukların dünyasında ciddi bir değişikliğe yol açmakta ve bazen de olumsuz deneyimler oluşturabilmektedir. Bu olumsuz deneyimleri azaltan en önemli unsur, çocuğun yanında, güven duyduğu bir yetişkinin, çoğunlukla annesinin veya babasının varlığıdır. Bu noktada refakat, yalnızca bir “eşlik etme” halinden çok daha fazlasıdır. Refakat bir bakım emeğidir, bir psikolojik destek aracıdır, bir iyileşme unsurudur. Modern tıp ve pediatri alanındaki pek çok çalışma, ebeveynin tedavi sürecine aktif katılımının, çocukların hem tedaviye uyumunu artırdığını hem de kaygı düzeylerini düşürdüğünü göstermektedir. Refakatçinin varlığı, çocuk için hastane ortamını tanıdıklaştırır, travmatik deneyimleri yumuşatır, yalnızlık hissini azaltır ve çoğu zaman çocuğun moralini yüksek tutarak bağışıklık sistemine dolaylı katkı sağlamaktadır.
Bu kadar yaşamsal bir ihtiyaç olan refakat desteği, ne yazık ki her aile tarafından eşit şekilde sağlanamamakta; yasal, ekonomik ve toplumsal engeller nedeniyle aileler çocuklarının yanında genellikle etkin bir şekilde var olamamaktadır. Özellikle uzun süreli tedavi gerektiren kanser tanısı almış çocuklar için bu durum daha belirgin hale gelebilmektedir. Aile üyeleri, işlerinden ayrılmak zorunda kalmakta, maddi kaynaklarını tüketmekte ya da yasal izin haklarına ulaşamadıkları için ya çocuğun yanında olamamakta ya da büyük bir belirsizlik içinde refakat etmeye çalışmaktadır.
Bu yazımızda yatarak tedavi gören kanser tanısı almış çocukların refakat ihtiyacı, bu ihtiyaca karşılık gelen yasal düzenlemeleri ve uygulanabilirlikleri mercek altına alınırken yasal olarak düzenlenmiş refakatçi izinlerine dair sorularınız cevaplanmaya gayret edilecektir.
Çocuğum hastanede yatarak tedavi görüyor. Onun yanında olmak istiyorum ama çalışıyorum. Bu mümkün mü?
Evet, bazı durumlarda mümkündür. Ancak bu, kamu çalışanı ya da özel sektör çalışanı olma durumuna göre değişmektedir. Türkiye’de refakat izniyle ilgili düzenlemeler, ağırlıklı olarak kamu çalışanlarını kapsamaktadır.
Kamu çalışanı olanlar refakat izni kullanabiliyor mu? Nasıl bir izin planlaması yapılabiliyor?
Evet. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 105. maddesi uyarınca kamu çalışanlarının refakat izni hakkı bulunmaktadır. Eğer çocuğun sağlık durumu yüksek önemde seyrediyorsa ve yalnız bırakılması sağlık açısından risk taşıyorsa bir sağlık kurulu raporu ile en fazla 3 ay süreyle refakat izni alınabilmektedir. Bu süre, gerektiğinde bir kez daha uzatılabilmektedir. Yani toplamda 6 ay ücretli izin alınması mümkündür.
Özel sektör çalışanlarının refakat izni bulunmuyor mu?
Maalesef bu noktada açık ve net bir düzenleme bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu, refakat izni gibi bir hakkı doğrudan tanımamaktadır. Ancak bazı durumlarda SGK’ya başvurularak sağlık kurulu raporu ile refakat gereksinimi belgelenirse raporlu izin ya da ücretsiz izin kullanılması mümkün olabilmektedir. Ancak bu durum tamamen işverenin onayına ve anlayışına bağlı kalmaktadır. Bu noktada iş güvencesi ve gelir kaybı önemli bir risk oluşturmaktadır.
Refakat izni alabilmek için ne tür belgeler gerekiyor?
Öncelikle çocuğun hastalığının kritik düzeyde olduğunun belgelenmesi gerekmektedir. Bunun için hastaneden alınan sağlık kurulu raporu en önemli belgedir. Bu raporda “refakatçi gereklidir” ibaresi açık şekilde yer almalıdır. Sadece tek bir doktorun raporu genellikle yeterli değildir; heyet raporu gerekmektedir. Raporu aldıktan sonra çalıştığınız kuruma refakat izni için dilekçeyle başvurabilirsiniz.
Refakat izni için alacağım sağlık kurulu raporunda nelere dikkat etmeliyim?
Raporda tedavi gören çocuğun adı ve tanısının net bir şekilde yazdığından öncelikle emin olmak gerekmektedir. Özellikle raporda “refakat gereklidir” ibaresinin bulunması önemli bir noktadır. Refakat süresinin, “30 gün süreyle refakat önerilir” gibi ibarelerle netleştirilmesi de raporda önemli olacaktır. Raporda “ambulatuar takip”, “ayaktan tedavi” ya da “yatağa bağımlı değil” gibi ifadeler varsa refakat izninin reddedilme ihtimali bulunmaktadır. Bu nedenle hastanenin tıbbi sosyal hizmet birimiyle iletişim kurarak raporu temin etme sürecinin takip edebilmesi önerilmektedir.
Refakat izni kullandığım süreçte maaşım kesiliyor mu?
Eğer kamu çalışanıysanız ve refakat izniniz onaylandıysa bu ücretli izin kapsamındadır. Yani maaşta kesinti olmamaktadır. Özel sektörde ise bu durum kişiden kişiye ve çalışılan kurumdan kuruma farklılık göstermektedir. Eğer ücretsiz izin alındıysa maaş kesintiye uğramaktadır. Raporlu refakat izni alınırsa bazı durumlarda SGK iş göremezlik ödeneği ödeyebilmektedir; ancak bu ödeme sınırlıdır ve takip edilmesi zorunlu bir prosedürü bulunmaktadır.
Çocuğun birden fazla refakatçisi olabilir mi? Refakatçilerin hepsinin adına çocuğun raporunda yer verebilir miyiz?
Sağlık kurulu raporunda sadece bir refakatçi belirtilmektedir. Uygulamada genellikle tek bir kişinin ismi yazılmakta ve bu kişi refakat izninden yararlanabilmektedir. Ancak refakatçi değişimi gerekiyorsa bu tekrar rapor düzenlenerek mümkündür. Burada esneklik çoğu zaman sağlık kurumunun tutumuna bağlı olarak değişebilmektedir.
Çocuğum kanser tedavisi görüyor ve bu uzun bir süreç. Refakat hakkım bu kadar süreyi karşılar mı?
Yasal düzenlemeler odağında baktığımızda refakat hakkı maalesef tedavi süresi için genellikle yeterli olmamaktadır. Mevcut yasal düzenlemeler, kamu çalışanları için refakat süresini maksimum 6 ayla sınırlamaktadır. Ancak kanser tedavisi gibi süreçler 6 aydan 2 yıla kadar uzanan bir tedavi dönemini gerekli kılarken bazen de hastalığın nüksetmesiyle birlikte daha uzun süreleri kapsayabilmektedir. Bu nedenle, bu hak çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Aileler ya ücretsiz izin alarak ya da işten ayrılarak bu süreci yönetmeye çalışmaktadır. Bu da sosyal destek ve gelir kaybı anlamında önemli sorunlar oluşturabilmektedir.
Refakat iznim bittikten sonra aynı çocuğum için yeniden refakat izni alabilir miyim?
657 sayılı kanuna göre aynı kişi için sadece bir defaya mahsus 3 ay + 3 ay refakat izni verilmektedir. Aynı hastalık süreci devam etse bile ikinci bir izin alma hakkı doğmamaktadır. Ancak farklı bir yakının (örneğin başka bir çocuğun) ağır hastalığı varsa onun için yeni bir izin süreci başlatılabilmektedir.
Refakat izni talebim reddedilirse ne yapabilirim?
Kamu kurumunda çalışanlar yazılı bir ret cevabı aldıktan sonra kurumsal itiraz yollarını kullanabilir veya idare mahkemesine başvurarak yürütmeyi durdurma talep edebilmektedir. Özel sektörde ise durum daha karmaşıktır; öncelikle işverenle görüşme, sonra arabuluculuk ve en son dava yolu genellikle tercih edilen yollar olmaktadır. Bu durumda bir avukattan danışmanlık almak önemli olacaktır.
Çocuklara hastanede genellikle anneleri ya da başka bir kadın aile üyesi refakat etmek zorunda kalıyor. Özellikle kadınların refakatçi olması çalışan kadınlar için iş hayatında nasıl sonuçlar oluşturabilir?
Bu soruyu Türkiye’de binlerce çalışan kadının sorduğunu ama yüksek sesle değil, sessizce, çaresizlik içinde soruduğunu söyleyebiliriz. Hastanelerde mahremiyet ve bakım gerekliliklerini yerine getirebilme becerisi gerekçesiyle erkeklerin (baba, dede, amca vs.) çocuk servislerine refakatçi olarak alınmaması özellikle küçük yaşta ve uzun süreli tedavi gören çocukların annelerinin doğrudan potansiyel refakatçi olarak görülmesine neden olabilmektedir. Bu görünmeyen ama kurumsallaşmış uygulama, annelere açıkça “bakım senin görevin” demektedir. Kadınların refakatçi olma gerekliliğiyle iş hayatlarında; ücretsiz izin almak zorunda kalma, maaşsız bırakılma, terfi şanslarını kaybetme, kariyerlerini durdurma ya da sonlandırma gibi çeşitli sonuçlar gözlemlenebilmektedir. Yasal olarak refakat izni cinsiyete göre ayrılmamış olsa da bu durumun uygulamada “kadın emeğine dayalı bakım yükünü” kalıcı hale getirdiğini söylemek mümkündür.
Bir çocuğun hastanede geçirdiği zaman, onun çocukluğunun en kırılgan anlarından olabilmektedir. Kanser gibi uzun tedavi süreçlerinde çocuklar sadece ilaçlara, sağlık çalışanlarına ya da tedavi protokollerine değil; aynı zamanda yanında kendisini koşulsuzca seven, anlayan, güvende hissettiren bir yetişkine ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaç yalnızca duygusal değil; fiziksel iyileşmenin de doğrudan parçasıdır. Bir çocuğun tedaviye uyumu, moral düzeyi ve hatta bağışıklık sistemi, kendisine refakat eden kişinin varlığından etkilenmektedir. Refakat izni bu nedenle yalnızca bir çalışan hakkı değil; çocuğun üstün yararının bir gereğidir. Çocuklar, özellikle tedavi sürecinde yanında cinsiyet ve statü fark etmeksizin güvendiği bir el, bildiği bir ses, tanıdığı bir bakış görmek istemektedir. Bu sebeple refakat izni bir gereksinimden öte çocuğun bakım hakkı olarak kabul edilmelidir. Refakat hakkı, yalnızca bir izin formuyla değil, çocuğun gözündeki güven, bakım verenlerin elindeki sıcaklık ve devletin sosyal sorumluluğuyla anlam kazanan önemli bir güvence olarak görülmektedir.
*Konu ile ilgili farklı sorularınız veya detaylı bilgi talebiniz olması durumunda Vakfımızın Sosyal Hizmet Birimine aşağıdaki numaraların Whatsapp hattı üzerinden ulaşabilir ve sosyal hizmet danışmanlık desteğimizden yararlanabilirsiniz.
Sosyal Hizmet Whatsapp Hattı
0 549 483 95 45
0 537 305 70 34
0 537 306 26 10
0 549 229 23 22